Çoklu oyuncu modları ile adından söz ettiren ve fps dünyasında hatırı sayılır bir yeri olan Battlefield serisinin yeni üyesi Battlefield: Hardline bir kaç gün önce pc ve konsollara konuk oldu. EA bu sefer oyunu serinin yapımcısı Dice'ın elinden alıp, Dead Space ve Dante's Inferno oyunlarından tanıdığımız Visceral Games' e verdi. Visceral ise oyunu ilk kez askeri temasının dışına çıkarıp bizi suçlu polis kovalamacasının içine çekmeye çalışıyor. Seri her zaman iyi eleştiriler ile yüksek puanlar almayı başarmasına rağmen yeni oyun yapım aşamasındayken bir çok olumsuz eleştiriye maruz kalmakla beraber, ilk çoklu oyuncu beta sürecini de kötü bir şekilde geçirmişti. Oyuncular için 2. çoklu oyuncu betası başlaması ile yapımcılar oyundaki bir çok hatayı gidermiş ve yaklaşık 7 milyon kişinin oynadığı olumlu bir beta izlenimi bırakmıştı üzerimizde. Yine de oyuncuların kafasında tek kişilik senaryo modu hakkında bir çok soru işareti devam etmekteydi. Bad Company dışında pek olumlu notlar alamayan tek kişilik senaryo bakalım Visceral elinde ne derece başarılı oldu.
Battlefield oyunları
Bad Company oyunu haricinde maalesef bize tek kişilik senaryo modunda güzel şeyler pek veremedi. Bu yüzden
oyunun geliştiricisinin Visceral olduğunu duyduğumda hikayenin başarılı olacağını
düşünmüştüm. Ne de olsa Dead Space gibi benim için önemli bir yere sahip bir
seri yaratmışlardı. Miami polis departmanında
bulunan Nick Mandosa ve ortağı Kelly Hu ile devam ettiğimiz oyunda Miami'deki
uyuşturucu trafiğini ,polis departmanındaki entrikaları, iyi polis-kötü polis temasını
işleyen bir hikayemiz mevcut. Klişe bir Hollywood filmi tadında olan bu yüzeysel ve bir hikaye mevcut. Arada bir
espirli diyalogların geçtiği, ilerleyen bölümler de aksiyonun artığı oyunu
sonunu merak ettiğiniz için oynuyorsunuz. Visceral hikaye konusunda pek başarılı olamasa da,
hikayeyi anlatma kısmını farklı bir yol denemişler. Hikaye anlatımı oyunun
içine Amerikan dizileri tarzında olmuş. Oyundan çıktığınız zaman gelecek bölümün
videosu karşımıza çıkarken oyuna tekrardan giriş yaptığımızda bir önceki
bölümün özeti karşımıza çıkıyor. Benim gibi oyunu iki gün oynamayıp unutuyorsanız,
Hardline' da en son nerede kalmıştım demiyorsunuz. Oyunu bıraktığınız zaman
geçmiş bölümün özeti ile akılda kalıcı bir hikaye sağlanmış diyebilirim.
Devasa haritaların, helikopterlerin, tankların yerini artık
kapalı mekanlar, gizlilik öğeleri ve polisiye kovalamacalar almış durumda. Genellikle kapalı mekanlarda
geçen oyunda ister gizliliğe dayalı, kimseye görünmeden görevleri yapabilir,
isterseniz elde makineli tüfek ile
düşmanlara dalabilirsiniz. Oyunda ilerlemek için iki seçeneğiniz olsa da çoğu
zaman oyunda gizliliğe dayalı bir yol izlemeniz gerekiyor. Bunun sebebi ise geliştirilebilen
bir seviye sisteminin olması. Seviye atlamak
için ise gizliliğe dayalı bir puan sistemi var. Düşmanları işaretleyip onları tutuklayabiliyoruz
ya da arkalarından gizlice yaklaşarak onları alaşağı edebiliyoruz. Bunları
yaptığınız zaman alacağınız tecrübe puanları ile yeni silahlar, aletler edevatlar
alabiliyoruz ve silahlarımızı istediğimiz gibi geliştirebiliyoruz. Hatta tekli
oyuncu modunda aldığımız puanlar ile Battlepack
kazanıp oyunun multiplayer kısmında battlepackleri kullanabiliyoruz. Yapımcılar
böyle bir sistem geliştirerek çok güzel bir şey yapmışlar diyebilirim. Keşke
bir çok oyunda bu tarz bir sistem olsa. Maalesef işin bir de kötü tarafı var. Seviye
atlamak için sürekli tutuklama yapmak ve gizli bir şekilde hareket etmek sizi
belli bir süreden sonra sıkıyor ve oyun tek düze olmaya başlıyor.
Elimizde Scanner isimli akıll bir cihaz var. Görev yaparken çok işimize yarıyor. Düşmanları
işaretlememize ve etraftaki kanıtları toplamamıza yarıyor. Kalabalık
gruplar varken düşmanları işaretleyip duvar arkasında olduklarında bile
görebiliyorsunuz. Ayrıca yukarıda bahsettiğim deneyim puanlarını kazanmak için
de scanner ile düşman işaretleyip kanıt toplamak, seviye atlamak açısından
olumlu bir hamle olacaktır.
Oyunun güzel yanlarından birisi de silah çeşitliliğinin bol
ve silah kişiselleştirme ekranının çoklu oyuncu ekranının nerdeyse aynısı
olması. İstediğimiz gibi silahlarımızı geliştirirken tarzımıza uygun araçlar
ile kişisel bir oynanış sağlayabiliyoruz. Silahımıza ekleyebileceğimiz optikler,
lazerler, ekstra şarjörler mevcut. Gaz maskesi, Zipline, Grapplink Hook, çelik
yelekler gibi de bir sürü yardımcı araçlarımız mevcut. Bu araçları belli scriptler
dahilinde değil, oyun içerisinde uygun ortamlarda istediğimiz zaman kullanabiliyoruz. Düşman zehirli gaz bombaları
attığında yüzünüzde gaz maskesi varsa etkilenmiyorsunuz ya da çatılara, balkonlara Grapplink Hook ile çıkarak farklı stratejililer belirleyip, Zipline
ile hızlı bir şekilde istediğiniz noktaya gidebiliyorsunuz. Sizi kısıtlamayan
bu özgür oynanış en azından oyuna farklı bir tat katıyor ve çizgisellikten
uzaklaşıyoruz.
Oyunun çok az bir
bölümünü tek başımıza oynuyoruz. Yanımızda bir ortağımızın olduğu oyunda bazen
çileden çıkmanız içten bile olmuyor. Düşmanla karşılaşan ortağımız durduğu
yerde kalıyor ateş etmiyor ya da gereksiz yere ateş ediyor. Bir çatışmada bize
yardım eden Tyson düşmanın yanına gidip öylece durdu, etrafa bakınıp ben
çatışmayı bitirene kadar 5 dakika boyunca ateş etmedi. Ortağımız biraz salakken
neyse ki düşmanlar biraz daha akıllı olmuş. Attıklarını vuruyorlar, dibinize el
bombası sallıyorlar ve sağınızdan, arkanızdan kısacası her yerden toplu bir
şekilde saldırıyorlar. Çatışmalar gerçekten sıcak geçtiği için size zor anlar
yaşatabiliyorlar.
Battlefield serisi Frostbite Moturunun
gücü sayesinde görsel olarak ön plana çıkmış bir seri olmuştur. Frostbite 3' ün gücü ile Hardline, sağlam bir
sisteminiz varsa size tatmin edici bir görsellik sağlayacaktır. Karakter
modellemeleri çok başarılı olmuş. Yüz hatlarıns, mimiklere bakarken dalıp
gidiyorsunuz. Işıklandırmalar ve gölgelendirmeler ise gayet gerçekçi. Dar
alanların yoğun olduğu oyunda mekan tasarımları şehir havasını yaşatabiliyor. Kovalamaca
sahnelerinde arabalardan çıkan kıvılcımlar, çatışmalarda havalara saçılan
paralar, rüzgarda savrulan yapraklar, hatta çöldeki bölümlerdeki ufak kum
fırtınaları ile Visceral detaylar
konusunda baya uğraşmış diyebilirim. Görselliğe bu kadar uğraşıldığı kadar yıkım
efektlerine sanki çok fazla uğraşılmamış. Yıkım efektleri diğer oyunlara göre biraz
sönük kalıyor. Gerçek anlamda bir yerleri patlatmıyor, yıkmıyorsunuz. Yıkılan
kolonlar ve tahta duvarlar oluyor. Gerçek yıkımlar efektleri ise scriptler
çerçevesinde oluyor. Sanırım bir polis memurunun elinde el bombası, bazuka gibi
silahların olmayacağı düşünen yapımcılar yıkım efektlerini ikinci plana
itmişler.
Serinin sesler ve müzikler konusunda hiç bir zaman sıkıntı
olmadı. Kovalamaca sahneleri ile çatışma sahnelerindeki müzikler sizi havaya
sokmayı başarıyor. Silahların sesleri çok tok ve kulağınıza hoş geliyor. Sadece
karakter seslendirmeleri oyuncuların kötü performansından dolayı biraz sönük
kalmış diyebilirim. Standart bir seslendirme havasında olduğu için bana bir heyecan
katmadı.
Oyun sizi askeri temalı savaş ortamından uzaklaştırıp yeni
bir maceraya sokuyor. Klişe bir hikayeye rağmen, eğlenceli bir oynanışı,
tadında aksiyon sahneleri ile bir macera yaşamak istiyorsanız denemeniz gereken
bir oyun olmuş. Tek kişilik senaryo modu pek başarılı olmasa da üzülmenize
gerek olmadığını verdiğiniz paranın hakkını oyunun multiplayer kısmında
alacağınızı şimdiden söyleyebilirim. Oyunun Detaylı multiplayer incelmesi ise
çok yakında sizlerle olacak.
Bonus olarak eğer Logitech marka klavye ve fareniz var ise yapımcılar size çok güzel bir
sürpriz hazırlamışlar. Logitech oyunun
yazılımın son sürümü yüklü, klavye ve fareniz ışıklı ise oyunu etkileşimli bir
şekilde oynayabiliyoruz. Mesela vurulduğunuz zaman ya da yanınızda bomba
patladığı zaman klavye ve farenizin ışığı yanıp sönüyor. Hoşuma giden ve farklı
bir özellik olmuş.
Artılar: Grafikler ve sesler, Hikaye modunun multiplayer moduna
katkısı, Silah çeşitliğinin fazlalığı
Eksiler: Klişe hikaye, Yapay zeka, Uzun yükleme ekranı, Yıkım
efektlerinin sönük kalması